Beni çok etkileyen , çok çok ... bilemedim nedir , çok ne ? ama çok içimden
paylaşmak istedim sizlerle doğruda değilmidir aslında ;
Bir kadını anlamak, sahip olmak ve onu yaşayabilmek için, öncelikle duvarın arkasına bakmayı öğrenmiş olmanız gerekir.
Yazıya rastladığım yer burası ;
Sevgiler Candan Ünal
Ağlamayı Unutur Bazı Kadınlar
30’lu yaşların
ortalarını geçmiş, özgür ve ayakları üstünde duran kadınlar, sahip olduklarına
sıkı sıkı bağlanırlar. Onları elde etmek için çok acı çektiklerinden olmalı…
Bir erkeğin baskısını taşımaya, ona muhtaç olmaya dayanamazlar.
Aslında hepsinin içinde, kurtarılmayı bekleyen bir genç kız yaşar ancak bunu
kendilerine bile itiraf etmekte zorlanırlar. Ben de o kadınlardan biriyim.
Özgür ve başarılı kadın imajımızı korumak için, bazen kadın
yanımızdan ödün veririz. Yaşamın ağır sorumlulukları altında ezilip gitmemek,
biraz da bu duruşa bağlıdır. Erkekleşiriz! Dik durmak, her olayın altından tek
başına kalkabilmek, acil durumlarda soğukkanlı olmayı başarmak ve bütün
kararları yalnız almak gibi sorumluluklarımız var.
Aslına bakarsanız, hepimizin içinde pek çok kadın yaşıyor.
Dışarıya gösterdiğimiz yüzümüz olan kadın, gerçekten güvendiğimiz ve sevdiğimiz
bir adamın yanında ortaya çıkan kadın, iş yerindeki sert ve otoriter kadın,
ailemizle birlikteyken ortaya çıkan kadın, bu kadınların hepsi içimizde var.
Fakat hayatın getirdikleri yüzünden bazen birkaçını geri plana itmek zorunda
kalıyoruz.
Bence bilinçaltında kandırılmak korkusu yatıyor. Hele bir
de, aşkın bıraktığı yaralar arasında ihanet varsa, bu korku daha da
perçinleniyor. Birisinin bizi aptal yerine koymasındansa, yalnızlığı tercih
ediyoruz.
Bu noktaya da boşuna gelinmiyor aslında. Bu tarz kadınların
hayat hikayelerine şöyle bir göz atsanız, hepsinde büyük ve ağır darbeler fark
edersiniz. Kabuk bağlamış yaraların, gece yarılarında kan sızdırdığı kalpler,
kendinden bile kaçmayı becerir. Bu kadınları ağlarken zor görürüsünüz.
Gözyaşlarını saklamayı, gururla eş tutan kadınlar; öyle bir gün gelir ki,
ağlamayı da unuturlar.
Bir kadın, aslında çok kadındır. Dışarıya hangi maskeyle
çıkmış olursa olsun, içinde hem küçük bir kız çocuğu, hem seksi ve vamp bir
kadın uyuyordur. Baktığınız kadında ne görebildiğiniz, sizin yeteneğinizdir.
Bir kadını anlamak, sahip olmak ve onu yaşayabilmek için, öncelikle duvarın
arkasına bakmayı öğrenmiş olmanız gerekir.
Bizler, yani ağlamayı unutmuş kadınlar; içimizde büyük
sevdalar biriktiririz. İsteriz ki, bir prens gelsin, üstümüze yığılmış tozu
toprağı silkeleyip, ışıldayan kalbimizi ortaya çıkarsın. O zaman herkesten
fazla ve büyük severiz.
İşte o zaman aşk nasıl yaşanır, nasıl sevilir, kadın olmak
nasıl olur gösteririz ama ne o prens gelir, ne de biz gelenin prens olduğunu
anlayacak kadar güven duyup, el uzatabiliriz…
Candan Ünal